Home Up ÅÍÔÕÐÙÓÅÉÓ ÐÅÑÉÅ×ÏÌÅÍÁ ÅÉÊÏÍÅÓ 1821 &  Ì. ÑÅÕÌÁ

Bogazin Incisi

    Home Up

Boğaz'ın hassas incisi
ARNAVUTKÖY – MEGA REVMA
MEGA REVMA - ARNAVUTKOY - ISTANBUL - TURKEY
Burada doğdum ve burada öleceğim" diyor
tam 62 yıl önce Arnavutköy'de gözlerini açan Yannis  Hutos.
 Sadece o mu? Değil...
Arnavutköy'de hiç kimse gitmeyi düşünmüyor.
 Çünkü burası sıcak yaz akşamlarında kafelerde birlikte sohbet etme imkanı buldukları,
Boğaz'a dalıp gittikleri,
yolda yürürken herkesin birbiri ile selamlaştığı bir yer.

Eski bir Rum köyü Arnavutköy... Yıllar önce Türklerin azınlık olduğu ayazmalarında düzenlenen şenlikleri ile adı Boğaziçi olan bu inci kolyenin hassas bir parçası Arnavutköy. "İstanbul'un Istanbul olduğu zamanlarda" Türkler'le Rumlar'ın kardeş gibi geçinip gittiği, yardımlaşmanın, dostluğun her şeyin üzerinde tutulduğu, sabahları "günaydın", akşamları ise "iyi akşamlar" sözcüklerinin esirgenmediği Arnavutköy, tam 1500 yıllık tarihi ile dimdik ayakta duruyor. Aslında ayakta kalma savaşı veriyor desek daha doğru olur belki de tüm karşı duruşlara rağmen 3. köprünün bir ayağı da Arnavutköy'den geçecek olursa tarihe tanıklık eden kimi eserler de sadece fotoğraflarda ve anılarda kalacak.

Toplam 5 bin kişinin yaşadığı Arnavutköy'de kiracıdan çok birkaç kuşaktır burada yaşayan mülk sahibi (yüzde 70-80) insanlar oturuyor. Bir zamanlar Rumlar'ın çoğunluk, Türkler'in ise azınlık olduğu Arnavutköy'de şu anda 80 Rum, 40-45 Ermeni, 25-30 da Musevi vatandaş yaşıyor.

6-7 Eylül olayları sırasında Istanbul'un diğer semtlerinde olduğu gibi burada da birçok Rum'un evi, işyeri ve birçok kilise tahrip edildi. Bu tarihten sonra yaratılan olumsuz hava sonucunda ise yıllar içinde bir çok Rum, Yunanistan'a göç etti ve böylece Arnavutköy'ün çehresi de değişmeye başladı. Özellikle Karadeniz'den göç alan (şu anda Arnavutköy'de yaşayan Karadeniz kökenliler, semtteki geniş çilek tarlalarına sahip Rumlar'ın kendilerine yardım etmeleri için Rize ve Giresun'dan getirilen genç tarım işçileri ve daha sonra gelen aile üyeleri) semtin pek tadı tuzu kalmasa da -kıdemli semt sakinlerinin yorumu bu- 3. köprüye karşı verilen mücadele halkın birbirine kenetlenmesine ve birlikte bir şeyler üretip paylaşmalarına büyük katkı sağlıyor.

Arnavutköylüler tarafından 1998 yılında oluş­turulan "Semt Girişimi", semtin sosyal tarihi ile ilgili kaynaklarda önemli bilgi eksikliğini gidermek amacı ile sözlü tarih çalışması yapmaya başlamış. Halen devam eden proje kapsamında semtin değişik etnik gruplarından ileri yaşlarda olanlarla ve her yıl düzenli olarak semti Yunanistan'dan gelerek ziyaret eden eski semt sakinleri ile görüşmeler yapıldı. Bu çalışmalar so­nucunda ortaya çıkan veriler etrafında ise "Semt Girişimi" gönüllüleri bir Yerel Tarih Müzesi kurmak amacı ile semt sakinlerinden eski fotoğraflar, aile belgeleri gibi sosyal yaşamı betimleyen belgeler toplamaya başlamış. Bunların yanı sıra semtte bulunan Rum ve Türk ilkokullarında okuyan öğrencilerle birlikte bir yerel tarih projesinin Tarih Vakfı desteği ile başlatılması için de hazırlıklar sürüyor.

Boğaz'da  Arnavutköy  rüzgarı

Beşiktaş üzerinden Ortaköy'ü ve Kuruçeşme'yi geçtikten sonra tarihi yalıları ile sizi karşılayan Arnavutköy, sahilde yer alan balık lokantaları ve kafeleri ile özellikle yaz aylarında Boğaz'ın keyfini çıkartmak için öncelikle tercih edilebilecek bir semt. Sonradan eklenen kimi çirkin yapılara rağmen Arnavutköy evleri merdivenli sokakları, dar yolları, balkonları, mimari zenginliği ve bahçelerinde açan rengarenk çiçekleri ile bir yaz güneşi kadar iç ısıtıcı. Tüm bunların yanı sıra tarihi kimliği ve eserleri ile de dikkat çeken semtte Taksiarhis Kilisesi, Profili İlias (llyas Peygamber) Kilisesi ve ayazması Ayia Kiryaki, Ayia Paraskevi, Ayios Onufrios, Ayia Marina, Ayia Fotini, Ayios ioannis, Ayia Triada, Ayios Konstantinos ve Ayia Eleni ayazmaları bulunuyor. 

Semtte bulunan Tevfikiye Camii II. Mahmut tarafından 1832 yılında yaptırılmış. Caminin hemen arkasında ise 1791 yılında inşa edilen Izzet Mehmet Paşa Çeşmesi bulunuyor. Arnavutköy Hamamı'ndan ve sinagogdan ise günümüze sadece bazı kalıntılar kalmış.

Tepelerden denize doğru inen bir vadinin içine kurulan Arnavutköy'de gemiciler tarafından "şeytan akıntısı" olarak bilinen Rumca adı Mega Revma (Büyük Akıntı) olan Akıntı Burnunümüzde balıkçıların uğrak yerlerinin başında geliyor. Çok değil iki yıl öncesine kadar balıkçıların tuttukları balıkları sattığı bir açık hava çarşısı olan bu yerö getırılen yasaktan sonra bomboş. Bırçok işadamının yaşadığı semte Nurseli Idiz, Mustafa Sandal, Ismet Berkan gibi tanınmış simalara rastlamanız mümkün.

1500  yıllık  tarihi  ile  Arnavutköy

Erken Bizans dönemınde önemli bir ibadet merkezi olan semte klasik dönemin başında çevresınde bulunan kireç ocaklarından dolayı Hestiai deniliyor. Roma Konsülü Promotos’un bölgeye villa inşa ettirmesi üzerine bölge M.S. üncü yüzyıldan sonra Promotu, M.S. 6. yüzyıldan itibaren ise Anaplus olarak biliniyor.

1inci Konstantin'in (337-361) yaptırdığı Hagios Mikael Kilisesi ile ünlenmeye başlayan Anaplus, önceleri birkaç ayazması olan bir Boğaz köyüydü. Bostancıbaşı'na 1567 yılında gönderilen fermandan anlaşıldığı kadarıyla Istanbul'un fethinden sonra yerleştirilen Arnavut asıllı yeniçerilerden dolayı semt, Osmanlı döneminde Arnavutköy olarak biliniyor.

16. yüzyıldan sonra ünlü bir mesire yeri olarak bilinen semtin nüfusu 19. yüzyılın ortalarına kadar Rumlar ve Museviler'den oluşuyordu. Sultan II. Mahmut döneminde ise bölgeye Müslümanlar yerleştirilmeye başlandı. 1912 tarihli bir Şirket-i Hayri­ye Salnamesi'nde Arnavutköy'deki Müslüman nüfusun oranı yüzde 7 olarak gösteriliyor. 1999 genel seçimlerinde yapılan sayımda bu oran yüzde 97 Müslüman, yüzde 3 ise gayrimüslim olarak değişiklik göstermiş. 

Evliya Çelebi Arnavutköy'den bahsederken "Ekmeğinin ve peksi­metinin beyaz, Yahudiler'inin sahib-i zevk ve ehl-i saz, Rum Hıristiyanlar'ının kavmi-i laz, ce­maati Müslim'in gayet az" olduğunu yazar. 

Arnavutköylü zengin Rum ailelerinin 1820 yılından itibaren Mora ayaklanmasına yardım ettiklerini belirleyen II. Mahmut yönetimi, Rumların gayrimenkullerine el koyarak bunları Musevi ailelerine devreder, ancak 1887 yılındaki yangında Musevi mahallesinde 267 evin yanması sonucu Museviler semti terk ederek Balat'a taşınır. Sözlü tarih çalışmalarından elde edilen bilgilere göre ise 1inci Dünya Savaşı ve onu takip eden yıllarda Anadolu'dan semte Ermeni ve Rum vatandaşlarının iç göçü olduğu anlaşılıyor.

Lozan Anlaşması'nın ardından ise Türkiye-Yunanistan arasındaki protokol sonucu Arnavutköy'den dışarı ilk toplu Rum göçü gerçekleştiriliyor. Arnavutköy son 200 yıl içeri­sinde 1798-1887 ve 1908'de olmak üzere üç büyük yangında büyük bir şekilde zarar görmüş. Birinci yangında yalı boyu tamamen ya­narken, ikincisinde 450 ev ve 250 dükkan, üçüncüsünde ise 109 bina yanmış.

Bizans'tan itibaren 19. yüzyıla kadar bağcılık yapılan Arnavutköy'de bağ, bahçe ve bostanlarda yetişti­rilen sebzeler, meyveler ve tutulan balıklar, İstanbul pazarlarına "Pazar Kayığı" adlı kayıklar­la götürülürmüş. Frenk ve Osmanlı olmak üzere iki ayrı çeşidi olan ünlü Arnavutköy çileğini ise ilk kez yine aynı yüzyılda Ipsilanti ailesi üretmiş. 1960’lı yıllara kadar özellikle Rumlar tarafından işletilen meyhaneleri, balık ve deği­şik mezeleri ile ünlü olan semtin 1980 sonra­sında, yalıların önünden ve denizin içinden geçen kazıklı yol gibi düzenlemelere karşın, Boğaziçi'nin SİT alanı olmasından sonra tarihi dokusu değişikliğe uğramamış.

 

 

Home ]
Last modified: ÖÅÂÑÏÕÁÑÉÏÓ 22,  2021